Skip to content

Suresi Meryem - Kelime kelime

Maryam

(Maryam)

bismillaahirrahmaanirrahiim
1

كۤهٰيٰعۤصۤ ۚ ١

kaf-ha-ya-ain-sad
كٓهيعٓصٓ
Kaf ha ya 'ayn sad
Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad. ([19] Meryem: 1)
Tefsir
2

ذِكْرُ رَحْمَتِ رَبِّكَ عَبْدَهٗ زَكَرِيَّا ۚ ٢

dhik'ru
ذِكْرُ
bu anmasıdır'
raḥmati
رَحْمَتِ
rahmetini
rabbika
رَبِّكَ
Rabbinin
ʿabdahu
عَبْدَهُۥ
kulu
zakariyyā
زَكَرِيَّآ
Zekeriyya'ya
Bu, Rabbinin kulu Zekeriya'ya olan rahmetini anmadır. ([19] Meryem: 2)
Tefsir
3

اِذْ نَادٰى رَبَّهٗ نِدَاۤءً خَفِيًّا ٣

idh
إِذْ
hani
nādā
نَادَىٰ
yalvarmıştı
rabbahu
رَبَّهُۥ
Rabbine
nidāan
نِدَآءً
bir seslenişle
khafiyyan
خَفِيًّا
gizli
O Rabbine içinden yalvarmıştı. ([19] Meryem: 3)
Tefsir
4

قَالَ رَبِّ اِنِّيْ وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّيْ وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَّلَمْ اَكُنْۢ بِدُعَاۤىِٕكَ رَبِّ شَقِيًّا ٤

qāla
قَالَ
dedi
rabbi
رَبِّ
Rabbim
innī
إِنِّى
şüphesiz ben
wahana
وَهَنَ
gevşedi
l-ʿaẓmu
ٱلْعَظْمُ
kemik(lerim)
minnī
مِنِّى
benim
wa-ish'taʿala
وَٱشْتَعَلَ
ve tutuştu
l-rasu
ٱلرَّأْسُ
başım
shayban
شَيْبًا
ihtiyarlık aleviyle
walam
وَلَمْ
ve
akun
أَكُنۢ
olmadım
biduʿāika
بِدُعَآئِكَ
sana du'a ile
rabbi
رَبِّ
Rabbim
shaqiyyan
شَقِيًّا
bahtsız
Şöyle demişti: "Rabbim! Gerçekten kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Rabbim! Sana yalvarmakla şimdiye kadar bedbaht olup bir şeyden mahrum kalmadım." ([19] Meryem: 4)
Tefsir
5

وَاِنِّيْ خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِنْ وَّرَاۤءِيْ وَكَانَتِ امْرَاَتِيْ عَاقِرًا فَهَبْ لِيْ مِنْ لَّدُنْكَ وَلِيًّا ۙ ٥

wa-innī
وَإِنِّى
doğrusu ben
khif'tu
خِفْتُ
korktum
l-mawāliya
ٱلْمَوَٰلِىَ
yerime geçecek yakınlarımdan
min warāī
مِن وَرَآءِى
arkamdan
wakānati
وَكَانَتِ
ve
im'ra-atī
ٱمْرَأَتِى
karım da
ʿāqiran
عَاقِرًا
kısırdır
fahab
فَهَبْ
(Ne olur) lutfet
لِى
bana
min ladunka
مِن لَّدُنكَ
katından
waliyyan
وَلِيًّا
bir veli(aht)
Doğrusu, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olsun. Rabbim! Onun, rızanı kazanmasını da sağla." ([19] Meryem: 5)
Tefsir
6

يَّرِثُنِيْ وَيَرِثُ مِنْ اٰلِ يَعْقُوْبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا ٦

yarithunī
يَرِثُنِى
bana mirasçı olsun
wayarithu
وَيَرِثُ
ve mirasçı olsun
min āli
مِنْ ءَالِ
oğullarına
yaʿqūba
يَعْقُوبَۖ
Ya'kub
wa-ij'ʿalhu
وَٱجْعَلْهُ
ve onu yap
rabbi
رَبِّ
Rabbim
raḍiyyan
رَضِيًّا
razı olduklarından
Doğrusu, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olsun. Rabbim! Onun, rızanı kazanmasını da sağla." ([19] Meryem: 6)
Tefsir
7

يٰزَكَرِيَّآ اِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلٰمِ ِۨاسْمُهٗ يَحْيٰىۙ لَمْ نَجْعَلْ لَّهٗ مِنْ قَبْلُ سَمِيًّا ٧

yāzakariyyā
يَٰزَكَرِيَّآ
Ey Zekeriyya
innā
إِنَّا
şüphesiz biz
nubashiruka
نُبَشِّرُكَ
sana müjdeleriz
bighulāmin
بِغُلَٰمٍ
bir oğul
us'muhu
ٱسْمُهُۥ
onun adı
yaḥyā
يَحْيَىٰ
Yahya'dır
lam najʿal
لَمْ نَجْعَل
yapmadık
lahu
لَّهُۥ
ona
min qablu
مِن قَبْلُ
daha önce
samiyyan
سَمِيًّا
adaş
Allah: "Ey Zekeriya! Sana, Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik" buyurdu. ([19] Meryem: 7)
Tefsir
8

قَالَ رَبِّ اَنّٰى يَكُوْنُ لِيْ غُلٰمٌ وَّكَانَتِ امْرَاَتِيْ عَاقِرًا وَّقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا ٨

qāla
قَالَ
dedi ki
rabbi
رَبِّ
Rabbim
annā
أَنَّىٰ
nasıl olur?
yakūnu lī
يَكُونُ لِى
benim
ghulāmun
غُلَٰمٌ
oğlum
wakānati
وَكَانَتِ
ve
im'ra-atī
ٱمْرَأَتِى
karım da
ʿāqiran
عَاقِرًا
kısırdır
waqad
وَقَدْ
ve gerçekten
balaghtu
بَلَغْتُ
ben ulaştım
mina l-kibari
مِنَ ٱلْكِبَرِ
ihtiyarlığın
ʿitiyyan
عِتِيًّا
son sınırına
Zekeriya: "Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?" dedi. ([19] Meryem: 8)
Tefsir
9

قَالَ كَذٰلِكَۗ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَّقَدْ خَلَقْتُكَ مِنْ قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْـًٔا ٩

qāla
قَالَ
dedi ki
kadhālika
كَذَٰلِكَ
öyledir
qāla
قَالَ
dedi;
rabbuka
رَبُّكَ
senin Rabbin
huwa
هُوَ
O
ʿalayya
عَلَىَّ
bana
hayyinun
هَيِّنٌ
kolaydır
waqad
وَقَدْ
ve gerçekten
khalaqtuka
خَلَقْتُكَ
seni de yaratmıştım
min qablu
مِن قَبْلُ
daha önce
walam
وَلَمْ
ve değilken
taku
تَكُ
sen
shayan
شَيْـًٔا
hiçbir şey
Allah: "Rabbin böyle buyurdu; Çünkü bu bana kolaydır, nitekim sen yokken daha önce seni yaratmıştım" dedi. ([19] Meryem: 9)
Tefsir
10

قَالَ رَبِّ اجْعَلْ لِّيْٓ اٰيَةً ۗقَالَ اٰيَتُكَ اَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلٰثَ لَيَالٍ سَوِيًّا ١٠

qāla
قَالَ
dedi
rabbi
رَبِّ
Rabbim
ij'ʿal
ٱجْعَل
(öyle ise) ver
لِّىٓ
bana
āyatan
ءَايَةًۚ
bir işaret
qāla
قَالَ
dedi
āyatuka
ءَايَتُكَ
senin işaretin
allā tukallima
أَلَّا تُكَلِّمَ
konuşamamandır
l-nāsa
ٱلنَّاسَ
insanlarla
thalātha
ثَلَٰثَ
üç
layālin
لَيَالٍ
gece
sawiyyan
سَوِيًّا
sapasağlam olduğun halde
Zekeriya "Rabbim! Öyleyse bana bir alamet ver" dedi. Allah: "Senin alametin, sağlam ve sıhhatli olduğun halde üç gün üç gece insanlarla konuşamamandır" buyurdu. ([19] Meryem: 10)
Tefsir