Skip to content

Suresi Kehf - Kelime kelime

Al-Kahf

(al-Kahf)

bismillaahirrahmaanirrahiim
1

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِيْٓ اَنْزَلَ عَلٰى عَبْدِهِ الْكِتٰبَ وَلَمْ يَجْعَلْ لَّهٗ عِوَجًا ۜ ١

al-ḥamdu
ٱلْحَمْدُ
hamdolsun
lillahi
لِلَّهِ
Allah'a
alladhī
ٱلَّذِىٓ
ki
anzala
أَنزَلَ
indirdi
ʿalā ʿabdihi
عَلَىٰ عَبْدِهِ
kuluna
l-kitāba
ٱلْكِتَٰبَ
Kitabı
walam
وَلَمْ
ve
yajʿal
يَجْعَل
koymadı
lahu
لَّهُۥ
ona
ʿiwajā
عِوَجَاۜ
hiçbir eğrilik
Hamd Allah'a mahsustur ki, kendi katından şiddetli bir baskını haber vermek ve yararlı iş yapan müminlere, içinde temelli kalacakları güzel bir mükafatı müjdelemek ve: "Allah çocuk edindi" diyenleri uyarmak için kuluna eğri bir taraf bırakmadığı dosdoğru Kitap'ı indirmiştir. ([18] Kehf: 1)
Tefsir
2

قَيِّمًا لِّيُنْذِرَ بَأْسًا شَدِيْدًا مِّنْ لَّدُنْهُ وَيُبَشِّرَ الْمُؤْمِنِيْنَ الَّذِيْنَ يَعْمَلُوْنَ الصّٰلِحٰتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْرًا حَسَنًاۙ ٢

qayyiman
قَيِّمًا
dosdoğru olarak
liyundhira
لِّيُنذِرَ
uyarması için
basan
بَأْسًا
azaba karşı
shadīdan
شَدِيدًا
şiddetli
min ladun'hu
مِّن لَّدُنْهُ
katından (indirdi)
wayubashira
وَيُبَشِّرَ
ve müjdelemesi için
l-mu'minīna
ٱلْمُؤْمِنِينَ
mü'minlere
alladhīna yaʿmalūna
ٱلَّذِينَ يَعْمَلُونَ
yapan
l-ṣāliḥāti
ٱلصَّٰلِحَٰتِ
iyi işler
anna lahum
أَنَّ لَهُمْ
kendileri için bulunduğunu
ajran
أَجْرًا
mükafat
ḥasanan
حَسَنًا
güzel
Hamd Allah'a mahsustur ki, kendi katından şiddetli bir baskını haber vermek ve yararlı iş yapan müminlere, içinde temelli kalacakları güzel bir mükafatı müjdelemek ve: "Allah çocuk edindi" diyenleri uyarmak için kuluna eğri bir taraf bırakmadığı dosdoğru Kitap'ı indirmiştir. ([18] Kehf: 2)
Tefsir
3

مَّاكِثِيْنَ فِيْهِ اَبَدًاۙ ٣

mākithīna
مَّٰكِثِينَ
kalacaklardır
fīhi
فِيهِ
onun içinde
abadan
أَبَدًا
sürekli olarak
Hamd Allah'a mahsustur ki, kendi katından şiddetli bir baskını haber vermek ve yararlı iş yapan müminlere, içinde temelli kalacakları güzel bir mükafatı müjdelemek ve: "Allah çocuk edindi" diyenleri uyarmak için kuluna eğri bir taraf bırakmadığı dosdoğru Kitap'ı indirmiştir. ([18] Kehf: 3)
Tefsir
4

وَّيُنْذِرَ الَّذِيْنَ قَالُوا اتَّخَذَ اللّٰهُ وَلَدًاۖ ٤

wayundhira
وَيُنذِرَ
ve uyarması için
alladhīna qālū
ٱلَّذِينَ قَالُوا۟
diyenleri
ittakhadha
ٱتَّخَذَ
edindi
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
waladan
وَلَدًا
çocuk
Hamd Allah'a mahsustur ki, kendi katından şiddetli bir baskını haber vermek ve yararlı iş yapan müminlere, içinde temelli kalacakları güzel bir mükafatı müjdelemek ve: "Allah çocuk edindi" diyenleri uyarmak için kuluna eğri bir taraf bırakmadığı dosdoğru Kitap'ı indirmiştir. ([18] Kehf: 4)
Tefsir
5

مَّا لَهُمْ بِهٖ مِنْ عِلْمٍ وَّلَا لِاٰبَاۤىِٕهِمْۗ كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ اَفْوَاهِهِمْۗ اِنْ يَّقُوْلُوْنَ اِلَّا كَذِبًا ٥

مَّا
yoktur
lahum
لَهُم
onların
bihi
بِهِۦ
bu hususta
min
مِنْ
hiçbir
ʿil'min
عِلْمٍ
bilgisi
walā
وَلَا
ve yoktur
liābāihim
لِءَابَآئِهِمْۚ
atalarının
kaburat
كَبُرَتْ
ne büyük (küstahça)
kalimatan
كَلِمَةً
söz
takhruju
تَخْرُجُ
çıkıyor
min afwāhihim
مِنْ أَفْوَٰهِهِمْۚ
ağızlarından
in yaqūlūna
إِن يَقُولُونَ
onlar söylemiyorlar
illā
إِلَّا
başka bir şey
kadhiban
كَذِبًا
yalandan
Allah'ın çocuk edindiğine dair ne kendilerinin ve ne de babalarının bir bilgisi vardır. Ağızlarından çıkan söz ne büyük iftiradır. Onlar yalnız ve yalnız yalan söylerler. ([18] Kehf: 5)
Tefsir
6

فَلَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ اِنْ لَّمْ يُؤْمِنُوْا بِهٰذَا الْحَدِيْثِ اَسَفًا ٦

falaʿallaka
فَلَعَلَّكَ
herhalde sen
bākhiʿun
بَٰخِعٌ
helak edeceksin
nafsaka
نَّفْسَكَ
kendini
ʿalā āthārihim
عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِمْ
peşlerinde
in
إِن
diye
lam yu'minū
لَّمْ يُؤْمِنُوا۟
inanmıyorlar
bihādhā
بِهَٰذَا
bu
l-ḥadīthi
ٱلْحَدِيثِ
söze
asafan
أَسَفًا
üzüntüden
Bu söze inanmayanların ardından üzülerek nerdeyse kendini mahvedeceksin! ([18] Kehf: 6)
Tefsir
7

اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ زِيْنَةً لَّهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا ٧

innā
إِنَّا
şüphesiz biz
jaʿalnā
جَعَلْنَا
yarattık
مَا
şeyleri
ʿalā
عَلَى
üzerindeki
l-arḍi
ٱلْأَرْضِ
yer
zīnatan
زِينَةً
süs olsun diye
lahā
لَّهَا
kendisine
linabluwahum
لِنَبْلُوَهُمْ
onları denemek için
ayyuhum
أَيُّهُمْ
hangisinin
aḥsanu
أَحْسَنُ
daha güzel
ʿamalan
عَمَلًا
iş yaptığını
İnsanların hangisinin daha iyi iş işlediğini ortaya koyalım diye, yeryüzünde olan şeyleri, yeryüzünün süsü yaptık. ([18] Kehf: 7)
Tefsir
8

وَاِنَّا لَجَاعِلُوْنَ مَا عَلَيْهَا صَعِيْدًا جُرُزًاۗ ٨

wa-innā
وَإِنَّا
biz elbette
lajāʿilūna
لَجَٰعِلُونَ
yaparız
مَا
şeyleri
ʿalayhā
عَلَيْهَا
(yerin) üzerindeki
ṣaʿīdan
صَعِيدًا
bir toprak
juruzan
جُرُزًا
kupkuru
Şüphesiz Biz, yeryüzünde olanları kupkuru bir toprak haline getirebiliriz. ([18] Kehf: 8)
Tefsir
9

اَمْ حَسِبْتَ اَنَّ اَصْحٰبَ الْكَهْفِ وَالرَّقِيْمِ كَانُوْا مِنْ اٰيٰتِنَا عَجَبًا ٩

am
أَمْ
yoksa
ḥasib'ta
حَسِبْتَ
(mi) sandın?
anna
أَنَّ
sadece
aṣḥāba
أَصْحَٰبَ
sahiplerinin
l-kahfi
ٱلْكَهْفِ
Kehf
wal-raqīmi
وَٱلرَّقِيمِ
ve Rakim
kānū
كَانُوا۟
olduklarını
min āyātinā
مِنْ ءَايَٰتِنَا
bizim ayetlerimizden
ʿajaban
عَجَبًا
şaşılacak
Yoksa sen Mağara ve Kitap ehlini şaşılacak ayetlerimizden mi zannettin? ([18] Kehf: 9)
Tefsir
10

اِذْ اَوَى الْفِتْيَةُ اِلَى الْكَهْفِ فَقَالُوْا رَبَّنَآ اٰتِنَا مِنْ لَّدُنْكَ رَحْمَةً وَّهَيِّئْ لَنَا مِنْ اَمْرِنَا رَشَدًا ١٠

idh
إِذْ
zaman
awā
أَوَى
sığındıkları
l-fit'yatu
ٱلْفِتْيَةُ
o gençler
ilā l-kahfi
إِلَى ٱلْكَهْفِ
mağaraya
faqālū
فَقَالُوا۟
dediler
rabbanā
رَبَّنَآ
Rabbimiz
ātinā
ءَاتِنَا
bize ver
min ladunka
مِن لَّدُنكَ
katından
raḥmatan
رَحْمَةً
bir rahmet
wahayyi
وَهَيِّئْ
ve hazırla
lanā
لَنَا
bize
min amrinā
مِنْ أَمْرِنَا
şu işimizden
rashadan
رَشَدًا
bir çıkış yolu
Birkaç genç mağaraya sığınmış: "Rabbimiz! Katından bize rahmet ver ve işimizde doğruyu göster, bizi başarılı kıl" demişlerdi. ([18] Kehf: 10)
Tefsir