Skip to content

Suresi Nahl - Page: 9

An-Nahl

(an-Naḥl)

81

وَاللّٰهُ جَعَلَ لَكُمْ مِّمَّا خَلَقَ ظِلٰلًا وَّجَعَلَ لَكُمْ مِّنَ الْجِبَالِ اَكْنَانًا وَّجَعَلَ لَكُمْ سَرَابِيْلَ تَقِيْكُمُ الْحَرَّ وَسَرَابِيْلَ تَقِيْكُمْ بَأْسَكُمْ ۚ كَذٰلِكَ يُتِمُّ نِعْمَتَهٗ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْلِمُوْنَ ٨١

wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
jaʿala
جَعَلَ
yaptı
lakum
لَكُم
sizin için
mimmā khalaqa
مِّمَّا خَلَقَ
yarattıklarından
ẓilālan
ظِلَٰلًا
gölgeler
wajaʿala
وَجَعَلَ
ve var etti
lakum
لَكُم
sizin için
mina l-jibāli
مِّنَ ٱلْجِبَالِ
dağlarda
aknānan
أَكْنَٰنًا
oturulacak barınaklar
wajaʿala
وَجَعَلَ
ve var eyledi
lakum
لَكُمْ
sizin için
sarābīla
سَرَٰبِيلَ
elbiseler
taqīkumu
تَقِيكُمُ
sizi koruyan
l-ḥara
ٱلْحَرَّ
sıcaktan
wasarābīla
وَسَرَٰبِيلَ
ve elbiseler
taqīkum
تَقِيكُم
sizi koruyan
basakum
بَأْسَكُمْۚ
savaşınızda
kadhālika
كَذَٰلِكَ
böyle
yutimmu
يُتِمُّ
tamamlıyor
niʿ'matahu
نِعْمَتَهُۥ
ni'metini
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
size
laʿallakum
لَعَلَّكُمْ
umulur ki siz
tus'limūna
تُسْلِمُونَ
teslim (müslüman) olursunuz
Allah yarattıklarından size gölgeler yapmış; dağlarda sığınacağınız barınaklar var etmiş, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, harpte sizi koruyacak zırhlar vermiştir. Size olan nimetini müslüman olasınız diye işte bu şekilde tamamlamaktadır. ([16] Nahl: 81)
Tefsir
82

فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلٰغُ الْمُبِيْنُ ٨٢

fa-in
فَإِن
eğer yine
tawallaw
تَوَلَّوْا۟
yüz çevirirlerse
fa-innamā
فَإِنَّمَا
artık
ʿalayka
عَلَيْكَ
senin üzerine düşen
l-balāghu
ٱلْبَلَٰغُ
duyurmaktır
l-mubīnu
ٱلْمُبِينُ
açık bir şekilde
Eğer yüz çevirirlerse, sana düşenin sadece açıkça tebliğ olduğunu bil. ([16] Nahl: 82)
Tefsir
83

يَعْرِفُوْنَ نِعْمَتَ اللّٰهِ ثُمَّ يُنْكِرُوْنَهَا وَاَكْثَرُهُمُ الْكٰفِرُوْنَ ࣖ ٨٣

yaʿrifūna
يَعْرِفُونَ
bilirler
niʿ'mata
نِعْمَتَ
ni'metini
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'ın
thumma
ثُمَّ
sonra da
yunkirūnahā
يُنكِرُونَهَا
bunu inkar ederler
wa-aktharuhumu
وَأَكْثَرُهُمُ
ve çokları da
l-kāfirūna
ٱلْكَٰفِرُونَ
inkar ederler
Allah'ın nimetini hem bilirler hem de inkar ederler. Zaten çoğu kafir kimselerdir. ([16] Nahl: 83)
Tefsir
84

وَيَوْمَ نَبْعَثُ مِنْ كُلِّ اُمَّةٍ شَهِيْدًا ثُمَّ لَا يُؤْذَنُ لِلَّذِيْنَ كَفَرُوْا وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُوْنَ ٨٤

wayawma
وَيَوْمَ
ve gün
nabʿathu
نَبْعَثُ
getirdiğimiz
min kulli
مِن كُلِّ
her
ummatin
أُمَّةٍ
ümmetten
shahīdan
شَهِيدًا
bir şahid
thumma
ثُمَّ
artık
lā yu'dhanu
لَا يُؤْذَنُ
izin verilmez
lilladhīna
لِلَّذِينَ
kimselere
kafarū
كَفَرُوا۟
inkar eden(lere)
walā
وَلَا
ve ne de
hum
هُمْ
onların
yus'taʿtabūna
يُسْتَعْتَبُونَ
özür dilemeleri istenir
Kıyamet günü her ümmetten bir şahit getiririz; inkar edenlere itiraz için izin de verilmez, onların özürleri de dinlenmez. ([16] Nahl: 84)
Tefsir
85

وَاِذَا رَاَ الَّذِيْنَ ظَلَمُوا الْعَذَابَ فَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمْ وَلَا هُمْ يُنْظَرُوْنَ ٨٥

wa-idhā
وَإِذَا
ve zaman
raā
رَءَا
gördükleri
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
ẓalamū
ظَلَمُوا۟
zulmedenler
l-ʿadhāba
ٱلْعَذَابَ
azabı
falā
فَلَا
artık
yukhaffafu
يُخَفَّفُ
hafifletilmez
ʿanhum
عَنْهُمْ
onlardan
walā
وَلَا
ve asla
hum
هُمْ
onlara
yunẓarūna
يُنظَرُونَ
fırsat verilmez
Zulmedenler, azap görürlerken azabları hafifletilmez de geciktirilmez de. ([16] Nahl: 85)
Tefsir
86

وَاِذَا رَاَ الَّذِيْنَ اَشْرَكُوْا شُرَكَاۤءَهُمْ قَالُوْا رَبَّنَا هٰٓؤُلَاۤءِ شُرَكَاۤؤُنَا الَّذِيْنَ كُنَّا نَدْعُوْا مِنْ دُوْنِكَۚ فَاَلْقَوْا اِلَيْهِمُ الْقَوْلَ اِنَّكُمْ لَكٰذِبُوْنَۚ ٨٦

wa-idhā
وَإِذَا
ve zaman
raā
رَءَا
gördükleri
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
ashrakū
أَشْرَكُوا۟
ortak koşanlar
shurakāahum
شُرَكَآءَهُمْ
ortak koştuklarını
qālū
قَالُوا۟
derler ki
rabbanā
رَبَّنَا
Rabbimiz
hāulāi
هَٰٓؤُلَآءِ
işte (bunlar)
shurakāunā
شُرَكَآؤُنَا
ortaklarımız
alladhīna kunnā
ٱلَّذِينَ كُنَّا
olduğumuz
nadʿū
نَدْعُوا۟
tapıyor
min dūnika
مِن دُونِكَۖ
senden başka
fa-alqaw
فَأَلْقَوْا۟
söz atarlar
ilayhimu
إِلَيْهِمُ
onlara
l-qawla
ٱلْقَوْلَ
şu sözle
innakum
إِنَّكُمْ
siz
lakādhibūna
لَكَٰذِبُونَ
tamamen yalancılarsınız
Allah'a ortak koşanlar, koştukları ortakları gördüklerinde: "Rabbimiz! Seni bırakıp yalvardığımız ortaklarımız bunlardır" derler. Koştukları ortaklar: "Doğrusu siz yalancısınız" diye söz atarlar. ([16] Nahl: 86)
Tefsir
87

وَاَلْقَوْا اِلَى اللّٰهِ يَوْمَىِٕذِ ِۨالسَّلَمَ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَّا كَانُوْا يَفْتَرُوْنَ ٨٧

wa-alqaw
وَأَلْقَوْا۟
ve olurlar
ilā l-lahi
إِلَى ٱللَّهِ
Allah'a
yawma-idhin
يَوْمَئِذٍ
o gün
l-salama
ٱلسَّلَمَۖ
teslim
waḍalla
وَضَلَّ
ve sapıp gider
ʿanhum
عَنْهُم
kendilerinden
مَّا
şeyler
kānū
كَانُوا۟
oldukları
yaftarūna
يَفْتَرُونَ
uyduruyor(lar)
Puta tapanlar o gün Allah'ın hükmüne teslim olurlar; uydurdukları şeyler onlardan uzaklaşırlar. ([16] Nahl: 87)
Tefsir
88

اَلَّذِيْنَ كَفَرُوْا وَصَدُّوْا عَنْ سَبِيْلِ اللّٰهِ زِدْنٰهُمْ عَذَابًا فَوْقَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوْا يُفْسِدُوْنَ ٨٨

alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
kafarū
كَفَرُوا۟
inkar eden(ler)
waṣaddū
وَصَدُّوا۟
ve engel olanlar
ʿan sabīli
عَن سَبِيلِ
yolundan
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'ın
zid'nāhum
زِدْنَٰهُمْ
artırırız onlara
ʿadhāban
عَذَابًا
azabı
fawqa
فَوْقَ
üstüne
l-ʿadhābi
ٱلْعَذَابِ
azaplarının
bimā
بِمَا
dolayı
kānū
كَانُوا۟
yaptıkları
yuf'sidūna
يُفْسِدُونَ
bozgunculuklarından
İnkar eden, Allah'ın yolundan alıkoyanlara, bozgunculuklarına karşılık azap üstüne azap veririz. ([16] Nahl: 88)
Tefsir
89

وَيَوْمَ نَبْعَثُ فِيْ كُلِّ اُمَّةٍ شَهِيْدًا عَلَيْهِمْ مِّنْ اَنْفُسِهِمْ وَجِئْنَا بِكَ شَهِيْدًا عَلٰى هٰٓؤُلَاۤءِۗ وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتٰبَ تِبْيَانًا لِّكُلِّ شَيْءٍ وَّهُدًى وَّرَحْمَةً وَّبُشْرٰى لِلْمُسْلِمِيْنَ ࣖ ٨٩

wayawma
وَيَوْمَ
ve gün
nabʿathu
نَبْعَثُ
getireceğimiz
فِى
içinde
kulli
كُلِّ
her
ummatin
أُمَّةٍ
ümmet
shahīdan
شَهِيدًا
bir şahid
ʿalayhim
عَلَيْهِم
üzerlerine
min anfusihim
مِّنْ أَنفُسِهِمْۖ
kendi aralarından
waji'nā
وَجِئْنَا
getireceğiz
bika
بِكَ
seni de
shahīdan
شَهِيدًا
şahid
ʿalā
عَلَىٰ
üzerine
hāulāi
هَٰٓؤُلَآءِۚ
bunların
wanazzalnā
وَنَزَّلْنَا
ve indirdik
ʿalayka
عَلَيْكَ
sana
l-kitāba
ٱلْكِتَٰبَ
bu Kitabı
tib'yānan
تِبْيَٰنًا
açıklayan
likulli
لِّكُلِّ
her
shayin
شَىْءٍ
şeyi
wahudan
وَهُدًى
ve yol gösterici olarak
waraḥmatan
وَرَحْمَةً
ve rahmet olarak
wabush'rā
وَبُشْرَىٰ
ve müjde olarak
lil'mus'limīna
لِلْمُسْلِمِينَ
müslümanlara
O gün her ümmetten bir kişiyi onlara şahit tutarız. Seni de ümmetine şahit getiririz. Sana her şeyi açıklayan ve Müslümanlara doğruyu gösteren bir rehber, rahmet ve müjde olarak Kuran'ı indirdik. ([16] Nahl: 89)
Tefsir
90

۞ اِنَّ اللّٰهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْاِحْسَانِ وَاِيْتَاۤئِ ذِى الْقُرْبٰى وَيَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَاۤءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُوْنَ ٩٠

inna
إِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
yamuru
يَأْمُرُ
emreder
bil-ʿadli
بِٱلْعَدْلِ
adaleti
wal-iḥ'sāni
وَٱلْإِحْسَٰنِ
ve ihsanı
waītāi
وَإِيتَآئِ
ve vermeyi
dhī l-qur'bā
ذِى ٱلْقُرْبَىٰ
akrabaya
wayanhā
وَيَنْهَىٰ
ve meneder
ʿani l-faḥshāi
عَنِ ٱلْفَحْشَآءِ
edepsizlikten
wal-munkari
وَٱلْمُنكَرِ
ve fenalıktan
wal-baghyi
وَٱلْبَغْىِۚ
ve azgınlıktan
yaʿiẓukum
يَعِظُكُمْ
size böyle öğüt verir
laʿallakum
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
tadhakkarūna
تَذَكَّرُونَ
öğüt alırsınız (diye)
Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder; hayasızlığı, fenalığı ve haddi aşmayı yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir. ([16] Nahl: 90)
Tefsir