Skip to content

Suresi Nahl - Page: 3

An-Nahl

(an-Naḥl)

21

اَمْوَاتٌ غَيْرُ اَحْيَاۤءٍ ۗوَمَا يَشْعُرُوْنَۙ اَيَّانَ يُبْعَثُوْنَ ࣖ ٢١

amwātun
أَمْوَٰتٌ
onlar ölüdürler
ghayru
غَيْرُ
değildirler
aḥyāin
أَحْيَآءٍۖ
diri
wamā
وَمَا
(fakat)
yashʿurūna
يَشْعُرُونَ
bilmezler
ayyāna
أَيَّانَ
ne zaman
yub'ʿathūna
يُبْعَثُونَ
dirileceklerini
Onlar cansız, ölüdürler. Ne zaman dirileceklerini de bilemezler. ([16] Nahl: 21)
Tefsir
22

اِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَّاحِدٌ ۚفَالَّذِيْنَ لَا يُؤْمِنُوْنَ بِالْاٰخِرَةِ قُلُوْبُهُمْ مُّنْكِرَةٌ وَّهُمْ مُّسْتَكْبِرُوْنَ ٢٢

ilāhukum
إِلَٰهُكُمْ
sizin tanrınız
ilāhun
إِلَٰهٌ
tanrıdır
wāḥidun
وَٰحِدٌۚ
bir tek
fa-alladhīna
فَٱلَّذِينَ
ama
lā yu'minūna
لَا يُؤْمِنُونَ
inanmayanların
bil-ākhirati
بِٱلْءَاخِرَةِ
ahirete
qulūbuhum
قُلُوبُهُم
kalbleri
munkiratun
مُّنكِرَةٌ
inkarcıdır
wahum
وَهُم
ve onlar
mus'takbirūna
مُّسْتَكْبِرُونَ
büyüklük taslarlar
Tanrınız tek bir Tanrıdır. Ahirete inanmayanların kalbleri bunu inkar eder; onlar büyüklük taslarlar. ([16] Nahl: 22)
Tefsir
23

لَا جَرَمَ اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّوْنَ وَمَا يُعْلِنُوْنَ ۗاِنَّهٗ لَا يُحِبُّ الْمُسْتَكْبِرِيْنَ ٢٣

lā jarama
لَا جَرَمَ
gizli kalmaz
anna
أَنَّ
gerçekten
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'a
yaʿlamu
يَعْلَمُ
bilir
مَا
şeyleri
yusirrūna
يُسِرُّونَ
onların gizledikleri
wamā
وَمَا
ve şeyleri
yuʿ'linūna
يُعْلِنُونَۚ
açığa vurdukları
innahu
إِنَّهُۥ
şüphesiz O
lā yuḥibbu
لَا يُحِبُّ
sevmez
l-mus'takbirīna
ٱلْمُسْتَكْبِرِينَ
büyüklük taslayanları
Onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da Allah'ın bildiğinde şüphe yoktur. O, büyüklük taslayanları sevmez. ([16] Nahl: 23)
Tefsir
24

وَاِذَا قِيْلَ لَهُمْ مَّاذَآ اَنْزَلَ رَبُّكُمْ ۙقَالُوْٓا اَسَاطِيْرُ الْاَوَّلِيْنَ ٢٤

wa-idhā
وَإِذَا
ve ne zaman ki
qīla
قِيلَ
dendi
lahum
لَهُم
onlara
mādhā
مَّاذَآ
ne
anzala
أَنزَلَ
indirdi
rabbukum
رَبُّكُمْۙ
Rabbiniz
qālū
قَالُوٓا۟
derler
asāṭīru
أَسَٰطِيرُ
masalları
l-awalīna
ٱلْأَوَّلِينَ
evvelkilerin
Onlara: "Rabbiniz ne indirdi?" diye sorulsa: "öncekilerin masalları" derler. ([16] Nahl: 24)
Tefsir
25

لِيَحْمِلُوْٓا اَوْزَارَهُمْ كَامِلَةً يَّوْمَ الْقِيٰمَةِ ۙوَمِنْ اَوْزَارِ الَّذِيْنَ يُضِلُّوْنَهُمْ بِغَيْرِ عِلْمٍ ۗ اَلَا سَاۤءَ مَا يَزِرُوْنَ ࣖ ٢٥

liyaḥmilū
لِيَحْمِلُوٓا۟
yüklenmeleri için
awzārahum
أَوْزَارَهُمْ
kendi günahlarını
kāmilatan
كَامِلَةً
tam olarak
yawma
يَوْمَ
günü
l-qiyāmati
ٱلْقِيَٰمَةِۙ
kıyamet
wamin
وَمِنْ
ve bir kısmını
awzāri
أَوْزَارِ
günahlarının
alladhīna yuḍillūnahum
ٱلَّذِينَ يُضِلُّونَهُم
saptırdıkları kimselerin
bighayri ʿil'min
بِغَيْرِ عِلْمٍۗ
bilgisizce
alā
أَلَا
bak
sāa
سَآءَ
ne kötü
مَا
şey
yazirūna
يَزِرُونَ
yükleniyorlar
Böylece kıyamet günü kendi günahlarını tam olarak, bilmeden saptırdıkları kimselerin günahlarını kısmen yüklenirler. Dikkat edin, yüklendikleri yük ne kötüdür! ([16] Nahl: 25)
Tefsir
26

قَدْ مَكَرَ الَّذِيْنَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَاَتَى اللّٰهُ بُنْيَانَهُمْ مِّنَ الْقَوَاعِدِ فَخَرَّ عَلَيْهِمُ السَّقْفُ مِنْ فَوْقِهِمْ وَاَتٰىهُمُ الْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُوْنَ ٢٦

qad
قَدْ
kuşkusuz
makara
مَكَرَ
tuzak kurmuşlardı
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
min qablihim
مِن قَبْلِهِمْ
onlardan önceki
fa-atā
فَأَتَى
yıktı (söktü)
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
bun'yānahum
بُنْيَٰنَهُم
binalarını
mina l-qawāʿidi
مِّنَ ٱلْقَوَاعِدِ
temellerinden
fakharra
فَخَرَّ
çökmüştü
ʿalayhimu
عَلَيْهِمُ
başlarına
l-saqfu
ٱلسَّقْفُ
tavan
min fawqihim
مِن فَوْقِهِمْ
üstlerindeki
wa-atāhumu
وَأَتَىٰهُمُ
ve onlara gelmişti
l-ʿadhābu
ٱلْعَذَابُ
azab
min ḥaythu
مِنْ حَيْثُ
yerden
lā yashʿurūna
لَا يَشْعُرُونَ
ummadıkları
Onlardan öncekiler düzen kurmuşlardı. Bunun üzerine Allah, binalarının temelini çökertti de tavanları başlarına yıkıldı. Azap, onlara farketmedikleri yerden geldi. ([16] Nahl: 26)
Tefsir
27

ثُمَّ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ يُخْزِيْهِمْ وَيَقُوْلُ اَيْنَ شُرَكَاۤءِيَ الَّذِيْنَ كُنْتُمْ تُشَاۤقُّوْنَ فِيْهِمْ ۗقَالَ الَّذِيْنَ اُوْتُوا الْعِلْمَ اِنَّ الْخِزْيَ الْيَوْمَ وَالسُّوْۤءَ عَلَى الْكٰفِرِيْنَۙ ٢٧

thumma
ثُمَّ
sonra
yawma
يَوْمَ
günü
l-qiyāmati
ٱلْقِيَٰمَةِ
kıyamet
yukh'zīhim
يُخْزِيهِمْ
onları rezil eder
wayaqūlu
وَيَقُولُ
ve derki
ayna
أَيْنَ
hani nerede?
shurakāiya
شُرَكَآءِىَ
ortaklarım
alladhīna kuntum
ٱلَّذِينَ كُنتُمْ
ettiğiniz
tushāqqūna
تُشَٰٓقُّونَ
düşmanlık
fīhim
فِيهِمْۚ
haklarında
qāla
قَالَ
derler
alladhīna
ٱلَّذِينَ
olanlar
ūtū
أُوتُوا۟
verilmiş
l-ʿil'ma
ٱلْعِلْمَ
ilim
inna
إِنَّ
şüphesiz
l-khiz'ya
ٱلْخِزْىَ
rezillik
l-yawma
ٱلْيَوْمَ
bugün
wal-sūa
وَٱلسُّوٓءَ
ve kötülük
ʿalā
عَلَى
üzerinedir
l-kāfirīna
ٱلْكَٰفِرِينَ
kafirler
Sonra kıyamet günü onları rezil eder ve: "Haklarında tartıştığınız Benim ortaklarım nerede?" der. İlim sahibleri şöyle derler: "Doğrusu bugün inkarcılara rezillik ve iğrençlik vardır." ([16] Nahl: 27)
Tefsir
28

الَّذِيْنَ تَتَوَفّٰىهُمُ الْمَلٰۤىِٕكَةُ ظَالِمِيْٓ اَنْفُسِهِمْ ۖفَاَلْقَوُا السَّلَمَ مَا كُنَّا نَعْمَلُ مِنْ سُوْۤءٍ ۗبَلٰىٓ اِنَّ اللّٰهَ عَلِيْمٌۢ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُوْنَ ٢٨

alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
tatawaffāhumu
تَتَوَفَّىٰهُمُ
canlarını aldığı
l-malāikatu
ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ
meleklerin
ẓālimī
ظَالِمِىٓ
zulmederlerken
anfusihim
أَنفُسِهِمْۖ
nefislerine
fa-alqawū
فَأَلْقَوُا۟
diyerek
l-salama
ٱلسَّلَمَ
teslim olurlar
mā kunnā
مَا كُنَّا
biz
naʿmalu
نَعْمَلُ
yapmıyorduk
min
مِن
hiçbir
sūin
سُوٓءٍۭۚ
kötülük
balā
بَلَىٰٓ
hayır
inna
إِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
ʿalīmun
عَلِيمٌۢ
biliyor
bimā
بِمَا
şeyleri
kuntum
كُنتُمْ
sizin
taʿmalūna
تَعْمَلُونَ
yaptıklarınız
Melekler kendilerine yazık etmiş kimselerin canlarını alırken: "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk" diyerek teslim olurlar. Hayır; öyle değil; doğrusu Allah onların yaptıklarını bilmektedir. ([16] Nahl: 28)
Tefsir
29

فَادْخُلُوْٓا اَبْوَابَ جَهَنَّمَ خٰلِدِيْنَ فِيْهَا ۗفَلَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّرِيْنَ ٢٩

fa-ud'khulū
فَٱدْخُلُوٓا۟
onun için girin
abwāba
أَبْوَٰبَ
kapılarına
jahannama
جَهَنَّمَ
cehennemin
khālidīna
خَٰلِدِينَ
sürekli kalmak üzere
fīhā
فِيهَاۖ
içinde
falabi'sa
فَلَبِئْسَ
ne kötüdür
mathwā
مَثْوَى
yeri
l-mutakabirīna
ٱلْمُتَكَبِّرِينَ
kibirlenenlerin
Temelli kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklenenlerin durağı ne kötüdür! ([16] Nahl: 29)
Tefsir
30

۞ وَقِيْلَ لِلَّذِيْنَ اتَّقَوْا مَاذَآ اَنْزَلَ رَبُّكُمْ ۗقَالُوْا خَيْرًا ۚلِلَّذِيْنَ اَحْسَنُوْا فِيْ هٰذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةٌ ۗوَلَدَارُ الْاٰخِرَةِ خَيْرٌ ۗوَلَنِعْمَ دَارُ الْمُتَّقِيْنَۙ ٣٠

waqīla
وَقِيلَ
ve dendi ki
lilladhīna
لِلَّذِينَ
kimselere
ittaqaw
ٱتَّقَوْا۟
korunan(lara)
mādhā
مَاذَآ
ne?
anzala
أَنزَلَ
indirdi
rabbukum
رَبُّكُمْۚ
Rabbiniz
qālū
قَالُوا۟
dediler
khayran
خَيْرًاۗ
hayr
lilladhīna
لِّلَّذِينَ
kimseler için vardır
aḥsanū
أَحْسَنُوا۟
güzel iş yapan(lara)
fī hādhihi
فِى هَٰذِهِ
bu
l-dun'yā
ٱلدُّنْيَا
dünyada
ḥasanatun
حَسَنَةٌۚ
güzellik
waladāru
وَلَدَارُ
ve yurdu ise
l-ākhirati
ٱلْءَاخِرَةِ
ahiret
khayrun
خَيْرٌۚ
daha hayırlıdır
walaniʿ'ma
وَلَنِعْمَ
ve ne güzeldir
dāru
دَارُ
yurdu
l-mutaqīna
ٱلْمُتَّقِينَ
korunanların
Sakınan kimselere: "Rabbiniz ne indirdi?" denince, "İyilik" derler. Bu dünyada iyi davrananlara iyilik vardır. Ahiret yurdu ise daha iyidir. Sakınanların yurdu ne güzeldir! ([16] Nahl: 30)
Tefsir