91
الَّذِيْنَ جَعَلُوا الْقُرْاٰنَ عِضِيْنَ ٩١
- alladhīna
- ٱلَّذِينَ
- onlar ki
- jaʿalū
- جَعَلُوا۟
- ettiler
- l-qur'āna
- ٱلْقُرْءَانَ
- Kur'an'ı
- ʿiḍīna
- عِضِينَ
- bölük bölük
Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız. ([15] Hicr: 91)Tefsir
92
فَوَرَبِّكَ لَنَسْـَٔلَنَّهُمْ اَجْمَعِيْنَۙ ٩٢
- fawarabbika
- فَوَرَبِّكَ
- Rabbin hakkı için
- lanasalannahum
- لَنَسْـَٔلَنَّهُمْ
- biz mutlaka soracağız
- ajmaʿīna
- أَجْمَعِينَ
- hepsine
Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız. ([15] Hicr: 92)Tefsir
93
عَمَّا كَانُوْا يَعْمَلُوْنَ ٩٣
- ʿammā kānū
- عَمَّا كَانُوا۟
- şeylerden
- yaʿmalūna
- يَعْمَلُونَ
- yaptıkları
Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız. ([15] Hicr: 93)Tefsir
94
فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ وَاَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِكِيْنَ ٩٤
- fa-iṣ'daʿ
- فَٱصْدَعْ
- açıkça söyle
- bimā
- بِمَا
- şeyi
- tu'maru
- تُؤْمَرُ
- emrolunduğun
- wa-aʿriḍ
- وَأَعْرِضْ
- ve aldırma
- ʿani l-mush'rikīna
- عَنِ ٱلْمُشْرِكِينَ
- ortak koşanlara
Artık buyrulanı açıkça ortaya koy, puta tapanlara aldırış etme. ([15] Hicr: 94)Tefsir
95
اِنَّا كَفَيْنٰكَ الْمُسْتَهْزِءِيْنَۙ ٩٥
- innā
- إِنَّا
- şüphesiz biz
- kafaynāka
- كَفَيْنَٰكَ
- sana yeteriz
- l-mus'tahziīna
- ٱلْمُسْتَهْزِءِينَ
- alay edenler(e karşı)
Allah'la beraber başka bir tanrının bulunduğunu kabul eden alaycılara karşı şüphesiz Biz sana kafiyiz. Yakında ne olduğunu öğreneceklerdir. ([15] Hicr: 95)Tefsir
96
الَّذِيْنَ يَجْعَلُوْنَ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُوْنَ ٩٦
- alladhīna
- ٱلَّذِينَ
- kimseler
- yajʿalūna
- يَجْعَلُونَ
- edinen(ler)
- maʿa
- مَعَ
- ile beraber
- l-lahi
- ٱللَّهِ
- Allah
- ilāhan
- إِلَٰهًا
- tanrı
- ākhara
- ءَاخَرَۚ
- başka
- fasawfa
- فَسَوْفَ
- yakında
- yaʿlamūna
- يَعْلَمُونَ
- bileceklerdir
Allah'la beraber başka bir tanrının bulunduğunu kabul eden alaycılara karşı şüphesiz Biz sana kafiyiz. Yakında ne olduğunu öğreneceklerdir. ([15] Hicr: 96)Tefsir
97
وَلَقَدْ نَعْلَمُ اَنَّكَ يَضِيْقُ صَدْرُكَ بِمَا يَقُوْلُوْنَۙ ٩٧
- walaqad
- وَلَقَدْ
- ve andolsun
- naʿlamu
- نَعْلَمُ
- biliyoruz (ki)
- annaka
- أَنَّكَ
- senin
- yaḍīqu
- يَضِيقُ
- daralıyor
- ṣadruka
- صَدْرُكَ
- göğsün
- bimā
- بِمَا
- şeylere
- yaqūlūna
- يَقُولُونَ
- onların söylediklerine
And olsun ki, söyledikleri şeylerden senin gönlünün daraldığını biliyoruz. ([15] Hicr: 97)Tefsir
98
فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُنْ مِّنَ السَّاجِدِيْنَۙ ٩٨
- fasabbiḥ
- فَسَبِّحْ
- (o halde) tesbih et
- biḥamdi
- بِحَمْدِ
- hamd ile
- rabbika
- رَبِّكَ
- Rabbini
- wakun
- وَكُن
- ve ol
- mina l-sājidīna
- مِّنَ ٱلسَّٰجِدِينَ
- secde edenlerden
Rabbini hamd ile an, secde edenlerden ol ve ölünceye kadar Rabbine kulluk et. ([15] Hicr: 98)Tefsir
99
وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَقِيْنُ ࣖࣖ ٩٩
- wa-uʿ'bud
- وَٱعْبُدْ
- ve kulluk et
- rabbaka
- رَبَّكَ
- Rabbine
- ḥattā
- حَتَّىٰ
- kadar
- yatiyaka
- يَأْتِيَكَ
- sana gelinceye
- l-yaqīnu
- ٱلْيَقِينُ
- yakîn
Rabbini hamd ile an, secde edenlerden ol ve ölünceye kadar Rabbine kulluk et. ([15] Hicr: 99)Tefsir