111
لَقَدْ كَانَ فِيْ قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِّاُولِى الْاَلْبَابِۗ مَا كَانَ حَدِيْثًا يُّفْتَرٰى وَلٰكِنْ تَصْدِيْقَ الَّذِيْ بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيْلَ كُلِّ شَيْءٍ وَّهُدًى وَّرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُّؤْمِنُوْنَ ࣖ ١١١
- laqad
- لَقَدْ
- elbette
- kāna fī
- كَانَ فِى
- vardır
- qaṣaṣihim
- قَصَصِهِمْ
- onların hikayelerinde
- ʿib'ratun
- عِبْرَةٌ
- ibret
- li-ulī
- لِّأُو۟لِى
- sahipleri için
- l-albābi
- ٱلْأَلْبَٰبِۗ
- akıl
- mā kāna
- مَا كَانَ
- (bu) değildir
- ḥadīthan
- حَدِيثًا
- bir söz
- yuf'tarā
- يُفْتَرَىٰ
- uydurulacak
- walākin
- وَلَٰكِن
- ancak
- taṣdīqa
- تَصْدِيقَ
- doğrulanmasıdır
- alladhī
- ٱلَّذِى
- kimsenin
- bayna yadayhi
- بَيْنَ يَدَيْهِ
- kendinden öncekinin
- watafṣīla
- وَتَفْصِيلَ
- ve açıklamasıdır
- kulli
- كُلِّ
- her
- shayin
- شَىْءٍ
- şeyin
- wahudan
- وَهُدًى
- ve bir hidayettir
- waraḥmatan
- وَرَحْمَةً
- ve rahmettir
- liqawmin
- لِّقَوْمٍ
- toplumlar için
- yu'minūna
- يُؤْمِنُونَ
- inanan
And olsun ki, peygamberlerin kıssalarında, aklı olanlar için ibretler vardır. Kuran uydurulabilen bir söz değildir. Fakat kendinden önceki Kitapları tasdik eden, inanan millete her şeyi açıklayan, doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmettir. ([12] Yusuf: 111)Tefsir