Kuran-i Kerim Suresi Hud ayet 94
Qur'an Surah Hud Verse 94
Hud [11]: 94 ~ TÜRKÇE - DİYANET KURAN MEALİ (Word by Word)
وَلَمَّا جَاۤءَ اَمْرُنَا نَجَّيْنَا شُعَيْبًا وَّالَّذِيْنَ اٰمَنُوْا مَعَهٗ بِرَحْمَةٍ مِّنَّاۚ وَاَخَذَتِ الَّذِيْنَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَاَصْبَحُوْا فِيْ دِيَارِهِمْ جٰثِمِيْنَۙ (هود : ١١)
- walammā
- وَلَمَّا
- And when
- ne zaman ki
- jāa
- جَآءَ
- came
- gelince
- amrunā
- أَمْرُنَا
- Our Command
- emrimiz
- najjaynā
- نَجَّيْنَا
- We saved
- kurtardık
- shuʿayban
- شُعَيْبًا
- Shuaib
- Şuayb'ı
- wa-alladhīna
- وَٱلَّذِينَ
- and those who
- ve kimseleri
- āmanū
- ءَامَنُوا۟
- believed
- iman eden(leri)
- maʿahu
- مَعَهُۥ
- with him
- onunla birlikte
- biraḥmatin
- بِرَحْمَةٍ
- by a Mercy
- bir rahmetle
- minnā
- مِّنَّا
- from Us
- tarafımızdan
- wa-akhadhati
- وَأَخَذَتِ
- And seized
- ve aldı
- alladhīna
- ٱلَّذِينَ
- those who
- kimseleri
- ẓalamū
- ظَلَمُوا۟
- wronged
- zulmeden(leri)
- l-ṣayḥatu
- ٱلصَّيْحَةُ
- the thunderous blast
- bir çığlık
- fa-aṣbaḥū
- فَأَصْبَحُوا۟
- then they became
- ve kaldılar
- fī diyārihim
- فِى دِيَٰرِهِمْ
- in their homes
- yurtlarında
- jāthimīna
- جَٰثِمِينَ
- fallen prone
- diz çökmüç olarak
Transliteration:
Wa lammaa jaaa'a amrunaa najjainaa shu'aibanw wal lazeena aamanoo ma'ahoo birahmatim minnaa wa akhazatil lazeena zalamus saihatu fa asbahoo fee diyaarihim jaasimeen(QS. Hūd:94)
English Sahih International:
And when Our command came, We saved Shuaib and those who believed with him, by mercy from Us. And the shriek seized those who had wronged, and they became within their homes [corpses] fallen prone (QS. Hud, Ayah 94)
Diyanet Isleri:
Buyruğumuz gelince, Şuayb'ı ve beraberindeki inananları katımızdan bir rahmet olarak kurtardık. Haksızlık yapanları bir çığlık yakaladı, oldukları yerde diz üstü çöküverdiler. (Hud, ayet 94)
Abdulbaki Gölpınarlı
Emrimiz gelince Şuayb'i ve onunla beraber inanmış olanları, bizden bir rahmet olarak kurtardık, zulmedenleriyse bir bağırış kavrayıverdi ve hepsi de yurtlarında diz çökmüş bir halde helak oluverdi.
Adem Uğur
Emrimiz gelince, Şuayb´ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; zulmedenleri ise korkunç bir gürültü yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
Ali Bulaç
Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Şuayb'ı ve O’nunla birlikte iman edenleri kurtardık; o zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.
Ali Fikri Yavuz
Azab emrimiz gelince, Şuayb’ı ve beraberinde iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. O zulmedenleri ise, korkunç bir gürültü yakaladı da yurdlarında çöküp helâk oldular.
Celal Yıldırım
Buyruğumuz gelince, Şuâyb´ı ve beraberindeki imân edenleri rahmetimizle kurtardık. Zâlimleri ise korkunç bir ses ve uğultu yakalayıverdi; evlerinde dizüstü çöküp kaldılar. Orada hiç bulunmamış, yaşamamış gibi oldular. Dikkat edin, Semûd kavmi nasıl (ilâhî) rahmetten uzak kaldıysa Medyen de uzak kaldı.
Diyanet Vakfı
Emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; zulmedenleri ise korkunç bir gürültü yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
Edip Yüksel
Emrimiz gelince Şuayb'ı ve kendisiyle beraber inanmış olanları bizden bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri korkunç gürültü yakaladı; yurtlarında çöküp kaldılar.
Elmalılı Hamdi Yazır
Ne zaman ki, emrimiz geldi, Şu'ayb ve beraberindeki müminler, tarafımızdan bir rahmet sayesinde kurtuldular. Ve o zalimleri korkunç bir gürültü yakaladı da oldukları yerde çöküp kaldılar.
Fizilal-il Kuran
Azaba ilişkin emrimiz geldiğinde Şuayb ile beraberindeki mü´minleri, rahmetimizin sonucu olarak kurtardık. O zalimler müthiş bir gürültüye tutuldular da evlerinde, oldukları yerde yığılıp kalıverdiler.
Gültekin Onan
Buyruğumuz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Şuayb´ı ve onunla birlikte inananları kurtardık; o zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.
Hasan Basri Çantay
Vaktaki (azâb) emrimiz geldi. Hem Şuaybı, hem onun maiyyetinde îman etmiş olanları, bizden bir esirgeme olarak, kurtardık. Zulmedenleri ise korkunç bir ses yakaladı da yurdlarında diz üstü çöke kaldılar (helak oldular).
İbni Kesir
Emrimiz gelince; Şuayb´ı ve beraberindeki inananları, katımızdan bir rahmet ile kurtardık. Zulmedenleri de korkunç bir ses yakaladı ve oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.
İskender Ali Mihr
Ve emrimiz geldiği zaman Şuayb (A.S)´ı ve onunla beraber âmenû olanları, Bizden bir rahmetle kurtardık. Zalim kimseleri bir sayha (ses) aldı. Böylece kendi diyarlarında diz üstü çöküp kaldılar.
Muhammed Esed
Ve derken, hükmümüz vaki olunca, katımızdan bir rahmetle Şuayb´ı ve o´nunla aynı inancı paylaşanları kurtardık; zulüm ve haksızlık içinde olanları ise bir sayha, bir gürlemeyle tepeledik; öyle ki, kendi evlerinde cansız yere yığılıp kaldılar,
Muslim Shahin
Emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; zulmedenleri ise korkunç bir gürültü yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
Ömer Nasuhi Bilmen
Vaktâ ki emrimiz geldi. Şuayb´ı ve O´nunla beraber imân etmiş olanları Bizden bir rahmet ile necâta erdirdik ve zulmetmiş olanları ise bir korkunç gürültü yakaladı. Artık yurtlarında çökekalmışlar olarak sabahladılar.
Rowwad Translation Center
Emrimiz gelince, Şuayb’ı ve onunla birlikte iman edenleri katımızdan bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri ise o korkunç (uğultulu) ses yakaladı da yurtlarında dizüstü çökekaldılar.
Şaban Piriş
Emrimiz gelince, Şuayb’i ve beraberindeki mü’minleri katımızdan bir rahmetle kurtardık. Zalimleri bir çığlık yakaladı. Oldukları yerde yapışıp kaldılar.
Shaban Britch
Emrimiz gelince, Şuayib’i ve beraberindeki mü’minleri katımızdan bir rahmetle kurtardık. Zalimleri bir çığlık yakaladı. Oldukları yerde çöküp, kaldılar.
Suat Yıldırım
Azap emrimiz gelince, tarafımızdan bir lütuf olarak Şuayb ve beraberindeki müminleri o azaptan kurtardık. Zulmedenleri ise o korkunç ses bastırıverdi de diyarlarında çökekaldılar.Sanki hiç orada yaşamamış gibi oldular...Evet, Semûd halkı defolup gittiği gibi Medyen halkı da defoldu gitti!
Süleyman Ateş
Emrimiz gelince, Şu'ayb'i ve onunla beraber inanmış olanları bizden bir acıma ile kurtardık; zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı, yurtlarında çöküp kaldılar.
Tefhim-ul Kuran
Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Şuayb´ı ve onunla birlikte iman edenleri kurtardık; o zulme sapanları dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.
Yaşar Nuri Öztürk
Emrimiz gelince Şuayb'ı ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri o yüksek titreşimli sayha yakaladı da öz yurtlarında yere çömelmiş hale geldiler.