Skip to content

Suresi Yunus - Page: 10

Yunus

(al-Yūnus)

91

اٰۤلْـٰٔنَ وَقَدْ عَصَيْتَ قَبْلُ وَكُنْتَ مِنَ الْمُفْسِدِيْنَ ٩١

āl'āna
ءَآلْـَٰٔنَ
şimdi mi?
waqad
وَقَدْ
oysa
ʿaṣayta
عَصَيْتَ
isyan etmiştin
qablu
قَبْلُ
daha önce
wakunta
وَكُنتَ
ve olmuştun
mina l-muf'sidīna
مِنَ ٱلْمُفْسِدِينَ
bozgunculardan
O'na: "Şimdi mi inandın? Daha önce baş kaldırmış ve bozgunculuk etmiştin" dendi. ([10] Yunus: 91)
Tefsir
92

فَالْيَوْمَ نُنَجِّيْكَ بِبَدَنِكَ لِتَكُوْنَ لِمَنْ خَلْفَكَ اٰيَةً ۗوَاِنَّ كَثِيْرًا مِّنَ النَّاسِ عَنْ اٰيٰتِنَا لَغٰفِلُوْنَ ٩٢

fal-yawma
فَٱلْيَوْمَ
bugün
nunajjīka
نُنَجِّيكَ
kurtaracağız
bibadanika
بِبَدَنِكَ
senin bedenini
litakūna
لِتَكُونَ
olman için
liman
لِمَنْ
kimseler için
khalfaka
خَلْفَكَ
kendinden sonraki
āyatan
ءَايَةًۚ
bir ibret
wa-inna
وَإِنَّ
gerçekte ise
kathīran
كَثِيرًا
çoğu
mina l-nāsi
مِّنَ ٱلنَّاسِ
insanlardan
ʿan āyātinā
عَنْ ءَايَٰتِنَا
ayetlerimizden
laghāfilūna
لَغَٰفِلُونَ
habersizdirler
"Senden sonrakilere bir ibret teşkil etmesi için bugün sadece senin cesedini çıkarıp (sahile) atacağız" dedik. Doğrusu insanların çoğu ayetlerimizden habersizdir. ([10] Yunus: 92)
Tefsir
93

وَلَقَدْ بَوَّأْنَا بَنِيْٓ اِسْرَاۤءِيْلَ مُبَوَّاَ صِدْقٍ وَّرَزَقْنٰهُمْ مِّنَ الطَّيِّبٰتِ ۚفَمَا اخْتَلَفُوْا حَتّٰى جَاۤءَهُمُ الْعِلْمُ ۗاِنَّ رَبَّكَ يَقْضِيْ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ فِيْمَا كَانُوْا فِيْهِ يَخْتَلِفُوْنَ ٩٣

walaqad
وَلَقَدْ
andolsun
bawwanā
بَوَّأْنَا
yerleştirdik
banī
بَنِىٓ
oğullarını
is'rāīla
إِسْرَٰٓءِيلَ
İsrail
mubawwa-a
مُبَوَّأَ
bir yere
ṣid'qin
صِدْقٍ
iyi
warazaqnāhum
وَرَزَقْنَٰهُم
ve onları rızıklandırdık
mina l-ṭayibāti
مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ
temiz şeylerle
famā ikh'talafū
فَمَا ٱخْتَلَفُوا۟
ayrılığa düşmediler
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
jāahumu
جَآءَهُمُ
kendilerine gelinceye
l-ʿil'mu
ٱلْعِلْمُۚ
ilim
inna
إِنَّ
şüphesiz
rabbaka
رَبَّكَ
Rabbin
yaqḍī
يَقْضِى
hükmünü verir
baynahum
بَيْنَهُمْ
aralarında
yawma
يَوْمَ
günü
l-qiyāmati
ٱلْقِيَٰمَةِ
kıyamet
fīmā
فِيمَا
hususlarda
kānū
كَانُوا۟
oldukları
fīhi
فِيهِ
onda
yakhtalifūna
يَخْتَلِفُونَ
ayrılığa düştükleri
And olsun ki, İsrailoğullarını iyi bir yere yerleştirdik, onlara temiz rızıklar verdik, kendilerine bir bilgi gelene kadar ayrılığa düşmediler. ([10] Yunus: 93)
Tefsir
94

فَاِنْ كُنْتَ فِيْ شَكٍّ مِّمَّآ اَنْزَلْنَآ اِلَيْكَ فَسْـَٔلِ الَّذِيْنَ يَقْرَءُوْنَ الْكِتٰبَ مِنْ قَبْلِكَ ۚ لَقَدْ جَاۤءَكَ الْحَقُّ مِنْ رَّبِّكَ فَلَا تَكُوْنَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِيْنَۙ ٩٤

fa-in
فَإِن
eğer
kunta
كُنتَ
isen
فِى
içinde
shakkin
شَكٍّ
kuşku
mimmā
مِّمَّآ
şeyden
anzalnā
أَنزَلْنَآ
indirdiğimiz
ilayka
إِلَيْكَ
sana
fasali
فَسْـَٔلِ
o halde sor
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimselere
yaqraūna
يَقْرَءُونَ
okuyan(lara)
l-kitāba
ٱلْكِتَٰبَ
kitap
min qablika
مِن قَبْلِكَۚ
senden önce
laqad
لَقَدْ
andolsun ki
jāaka
جَآءَكَ
sana geldi
l-ḥaqu
ٱلْحَقُّ
gerçek
min rabbika
مِن رَّبِّكَ
Rabbinden
falā
فَلَا
sakın
takūnanna
تَكُونَنَّ
olma
mina l-mum'tarīna
مِنَ ٱلْمُمْتَرِينَ
şüpheye düşenlerden
Sana indirdiğimizden şüphede isen, senden önce indirdiğimiz Kitap'ları okuyanlara sor. And olsun ki, sana Rabbinden gerçek gelmiştir, sakın şüphelenenlerden olma. ([10] Yunus: 94)
Tefsir
95

وَلَا تَكُوْنَنَّ مِنَ الَّذِيْنَ كَذَّبُوْا بِاٰيٰتِ اللّٰهِ فَتَكُوْنَ مِنَ الْخٰسِرِيْنَ ٩٥

walā
وَلَا
ve sakın
takūnanna
تَكُونَنَّ
olma
mina alladhīna
مِنَ ٱلَّذِينَ
kimselerden
kadhabū
كَذَّبُوا۟
yalanlayan(lar)
biāyāti
بِـَٔايَٰتِ
ayetlerini
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'ın
fatakūna
فَتَكُونَ
yoksa olursun
mina l-khāsirīna
مِنَ ٱلْخَٰسِرِينَ
hüsrana uğrayanlardan
Allah'ın ayetlerini yalanlayanlardan da olma, yoksa kaybedenlerden olursun. ([10] Yunus: 95)
Tefsir
96

اِنَّ الَّذِيْنَ حَقَّتْ عَلَيْهِمْ كَلِمَةُ رَبِّكَ لَا يُؤْمِنُوْنَ ٩٦

inna
إِنَّ
şüphesiz
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
ḥaqqat
حَقَّتْ
kesinleşmiş olan(lar)
ʿalayhim
عَلَيْهِمْ
haklarında
kalimatu
كَلِمَتُ
sözü
rabbika
رَبِّكَ
Rabbinin
lā yu'minūna
لَا يُؤْمِنُونَ
iman etmezler
Doğrusu Rabbinin söz verdiği azabı hak edenler, can yakıcı azabı görene kadar kendilerine her türlü belge gelse bile inanmazlar. ([10] Yunus: 96)
Tefsir
97

وَلَوْ جَاۤءَتْهُمْ كُلُّ اٰيَةٍ حَتّٰى يَرَوُا الْعَذَابَ الْاَلِيْمَ ٩٧

walaw
وَلَوْ
bile
jāathum
جَآءَتْهُمْ
gelse
kullu
كُلُّ
bütün
āyatin
ءَايَةٍ
ayetler
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
yarawū
يَرَوُا۟
görünceye
l-ʿadhāba
ٱلْعَذَابَ
azabı
l-alīma
ٱلْأَلِيمَ
acıklı
Doğrusu Rabbinin söz verdiği azabı hak edenler, can yakıcı azabı görene kadar kendilerine her türlü belge gelse bile inanmazlar. ([10] Yunus: 97)
Tefsir
98

فَلَوْلَا كَانَتْ قَرْيَةٌ اٰمَنَتْ فَنَفَعَهَآ اِيْمَانُهَآ اِلَّا قَوْمَ يُوْنُسَۗ لَمَّآ اٰمَنُوْا كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ الْخِزْيِ فِى الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَمَتَّعْنٰهُمْ اِلٰى حِيْنٍ ٩٨

falawlā
فَلَوْلَا
bulunsaydı ya!
kānat qaryatun
كَانَتْ قَرْيَةٌ
bir kasaba
āmanat
ءَامَنَتْ
iman eden
fanafaʿahā
فَنَفَعَهَآ
kendine yarar sağlayan
īmānuhā
إِيمَٰنُهَآ
imanı
illā
إِلَّا
dışında
qawma
قَوْمَ
kavminin
yūnusa
يُونُسَ
Yunus
lammā
لَمَّآ
ne zaman ki
āmanū
ءَامَنُوا۟
iman ettiler
kashafnā
كَشَفْنَا
kaldırdık
ʿanhum
عَنْهُمْ
üzerlerinden
ʿadhāba
عَذَابَ
azabını
l-khiz'yi
ٱلْخِزْىِ
rezillik
fī l-ḥayati
فِى ٱلْحَيَوٰةِ
hayatında
l-dun'yā
ٱلدُّنْيَا
dünya
wamattaʿnāhum
وَمَتَّعْنَٰهُمْ
ve onları yararlandırdık
ilā ḥīnin
إِلَىٰ حِينٍ
belli bir süreye kadar
Bir kent halkı inanmalı değil miydi ki, imanları kendilerine fayda versin! İşte Yunus'un milleti, inandığı zaman, dünya hayatında rezilliği gerektiren azabı onlardan kaldırdık ve onları bir süre daha bu dünyada geçindirdik. ([10] Yunus: 98)
Tefsir
99

وَلَوْ شَاۤءَ رَبُّكَ لَاٰمَنَ مَنْ فِى الْاَرْضِ كُلُّهُمْ جَمِيْعًاۗ اَفَاَنْتَ تُكْرِهُ النَّاسَ حَتّٰى يَكُوْنُوْا مُؤْمِنِيْنَ ٩٩

walaw
وَلَوْ
ve şayet
shāa
شَآءَ
dileseydi
rabbuka
رَبُّكَ
Rabbin
laāmana
لَءَامَنَ
iman ederdi
man
مَن
kimseler
فِى
bulunan
l-arḍi
ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
kulluhum
كُلُّهُمْ
hepsi
jamīʿan
جَمِيعًاۚ
topluca
afa-anta
أَفَأَنتَ
sen mi?
tuk'rihu
تُكْرِهُ
zorlayacaksın
l-nāsa
ٱلنَّاسَ
insanları
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
yakūnū
يَكُونُوا۟
oluncaya
mu'minīna
مُؤْمِنِينَ
mü'min
Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi inanırdı. Öyle iken insanları inanmaya sen mi zorlayacaksın? ([10] Yunus: 99)
Tefsir
100

وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ اَنْ تُؤْمِنَ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِ ۗوَيَجْعَلُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذِيْنَ لَا يَعْقِلُوْنَ ١٠٠

wamā
وَمَا
değildir
kāna
كَانَ
mümkün
linafsin
لِنَفْسٍ
hiç kimsenin
an tu'mina
أَن تُؤْمِنَ
iman etmesi
illā
إِلَّا
dışında
bi-idh'ni
بِإِذْنِ
izni
l-lahi
ٱللَّهِۚ
Allah'ın
wayajʿalu
وَيَجْعَلُ
O gönderir
l-rij'sa
ٱلرِّجْسَ
iğrenç azabı
ʿalā
عَلَى
üzerlerine
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimselerin
lā yaʿqilūna
لَا يَعْقِلُونَ
akıl erdiremeyen(ler)
Allah'ın izni olmadıkça hiç kimse inanamaz. O, aklını kullanmayanlara kötü bir azab verir. ([10] Yunus: 100)
Tefsir